30 Haziran 2013 Pazar

''It'' as the Empty Subject in the Passive

İki şekilde Passive yapılması mümkün olan yapılardan biri ise ''That Clause'' yapısının bir fiilin nesnesi kullanıldığı cümlelerdir.Boş özne olarak ''it'' kullanımı şöyledir:

Örneğin: They say that he is in the habit of stealing money.
               (Onun para çalma alışkanlığı olduğunu söylüyorlar.)
              
                 It is said that he is in the habit of stealing money.
               (Onun para çalma alışkanlığı olduğu söyleniyor.)

Burada ikinci cümleye bakarsak söyleniyor denmiş..Edilgen halde yani başkaları tarafından söyleniyor anlamında..Keza it is said denmiş çünkü ''They say'' şeklinde başlayan cümle Present Simple Tense bir cümledir..O yüzden is V3 yani ''is said'' şeklinde passive yapılır.

Örneğin: People thought that social workers were doing valuable work.
              (İnsanlar yardımseverlerin değerli bir iş yaptıklarını düşünüyorlardı.)

               It was thought that social workers were doing valuable work.
               (Yardımseverlerin değerli bir iş yaptıkları düşünülüyordu.)

Burada görüldüğü üzere ''insanlar düşünüyorlardı'' denilmiş, açık bir şekilde etken bir cümle.''düşünülüyordu'' denildiği zaman başkaları tarafından,insanlar tarafından düşünülüyordu anlamına gelir ve edilgendir.Keza People thought cümlesine bakarsak Past Simple bir cümle bu yüzden passive yaparken ''was thought'' şeklinde ifade edilmiştir.

Bu şekilde boş özne kullanarak Passive yapılmanın yanı sıra ''that clause'' kısmının öznesinin bütün cümlenin öznesi yapılarak da passive yapılabilir.Bu durumda that clause kısmı (to Vo,to be Ving, to have V3) yapıları haline getirilir.Eğer ''That clause'' kısmındaki eylem ana fiil ile eş zamanlı ise ''to Vo'' ,daha önce gerçekleşmiş ise ''to have V3'', ve son olarak aynı zamanda gerçekleşmiş ve bir süreç ifade ediyorsa ''to be Ving'' yapıları kullanılır.

Örneğin:They say that he knows some very influential people.
              (Onun bazı çok etkili kimseleri tanıdığını söylüyorlar.)

               He is said to know some very influential people.
              (Onun bazı çok etkili kimseleri tanıdığı söyleniyor.)

Görüldüğü üzere ana fiil ''say'' ile That Clause kısmının fiili olan ''know'' eş zamanlı.İkiside Present Simple Tense.O bakımdan to Vo şeklinde kullanılarak passive yapılır.

Örneğin:People thought that social workers were doing valuable work.
             (İnsanlar yardımseverlerin değerli bir iş yaptıklarını düşünüyorlardı.)

             Social workers were thought to be doing valuable work.
            (Yardımseverlerin değerli bir iş yaptıkları düşünülüyordu.)

Görüldüğü gibi burada da ana fiil ''thought'' ile That Clause kısmı ''were doing'' aynı zamanlı olup ''were doing'' yapısı süreç içerdiği için ''to be Ving'' şeklinde passive yapılmıştır.

Örneğin: Everybody knows that Kathy killed her husband.
               (Herkes Kathy'nin kocasını öldürdüğünü biliyor.)

               Kathy is known to have killed her husband.
               (Kathy'nin kocasını öldürdüğü biliniyor..)

Burada ana fiil ''know'' ile That Clause'' kısmındaki fiil ''killed'' eş zamanlı olmayıp ;''killed'' eylemi daha önce gerçekleşmiştir.Bu bakımdan passive yapılırken ''to have V3'' şeklinde ifade edilmelidir.

ÖNEMLİ NOT:Yukarıdaki örneklerin tamamında ''That Clause'' kısmındaki yapılar aktif yapılardır.Passive yapılırken bu kısımdaki yapılar aktif değilde edilgen olduklarında ise ''to Vo'' kullanmamız gereken yerde, to be V3,  ''to have V3'' kullanmamız gereken yerde ise  ''to have been V3'' yapıları kullanılır.

Örneğin:  Everbody knows that Harrie is treated badly..
               (Herkes Harrie'ye kötü davranıldığını biliyor.)

               Harrie  is known to be treated badly.
               (Harrie'ye kötü davranıldığı biliniyor.)

Burada ana fiil olan ''know'' ile ''is treated'' kısmı Present Tense olup eş zamanlıdır.

Örneğin: People consider that Jane's husband was murdered.
               (İnsanlar Jane'in kocasının öldürüldüğünü düşünüyor.)

                Jane's husband is considered to have been murdered.
               (Jane'in kocasının öldürüldüğü düşünülüyor.)

Burada da ana fiil olan ''consider'' Present haldeyken That Clause kısmındaki ''was murdered'' daha önce gerçekleşiş.O yüzden ''to have been V3'' yapıs ile passive yapılır.

PASSIVE FORMS OF NON-FINITE VERBS

Non-finite diye adlandırılan ve çekim eki almayan fiiller (Gerunds&Infinitives) edilgen hale getirilebilir.

**They are known to treat her badly. (Infinitive)
    (Ona kötü davrandıkları biliniyor.)
     She is known to be treated badly.
    (Ona kötü davranıldığı biliniyor.)

**She is believed to have killed ten people. (Perfect Infinitive)
    (Onun on kişiyi öldürdüğüne inanılıyor..)
     She is believed to have been killed
     (Onun öldürüldüğüne inanılıyor.)

**I dislike waiting for people. .(Gerund)
   (İnsanları beklemekten hoşlanmıyorum)
    I dislike being waited.
   (Bekletilmekten hoşlanmıyorum..)

**She denies having accused John of cheating in the exam. (Perfect Gerund)
   (O John'u kopya çekmekle suçladığını inkar ediyor.)
   She denies having been accused of cheating in the exam.
   (Sınavda kopya çekmekle suçlandığını reddediyor.)


Phrasal and Prepositional Verbs in the Passive..

Bazı fiiller deyimsel olarak anlam verecek şekilde bir preposition ile beraber kullanılıp Phrasal Verb diye adlandırdığımız yapıları oluştururlar.

Örneğin:The referee called off the game because of the train.
              (Hakem yağmurdan dolayı maçı iptal etti.)
              The game was called off because of the rain.
              (Yağmurdan dolayı maç iptal edildi.)

Ayrıca bazı fiiller genelde kendilerinden sonra belli bir preposition ile beraber kullanılır.(operate on,deal with,interfere with,)

Örneğin:We insist on punctuality in this office.
              (Bu ofiste dakikliğin üzerinde dururuz.)
              Punctuality is insisted on in this office.
              (Bu ofiste dakikliğin üzerinde durulur.)

Örneğin: The instructor referred to the notes throughout the presentation.
               (Öğretmen sunum boyunca notlardan faydalandı.)
                The notes were referred to throughout the presentation.
                (Sunum boyunca notlardan faydalanıldı.)

Stative Passive

Fiillerin üçüncü halleri bazen cümlede sıfat gibi işlev görür.Bu cümlelerde fiilin üçüncü hali eylemin nasıl ya da kim tarafından yapıldığını anlatmaz,ismi niteler durumdadır.

Örneğin: Her leg is broken. (Onun bacağı kırık.)

** ''Stative Passive'' yapılarının büyük bir kısmı kendilerinden sonra bir Preposition ile beraber kullanılır.

Örneğin: The boy is interested in chemistry..
                Peter is addicted to heroin.
                She is worried about her own future.
                They are known for their debut album.
                 The whole building is equipped with the latest technology.

** ''Stative Passive'' yapılarını ''be '' fiil yerine ''get'' fiili kullanarak eylem bildiren yapılar haline getirebiliriz.

Örneğin: Her leg is broken . (Onun bacağı kırık.)
               Her leg got broken yesterday. (Onun bacağı dün kırıldı.)

              She couldn't complete her homework since she was exhausted.
              (Yorgun olduğu için ödevini tamamlayamadı.)  Yorgun olduğu için denmiş yani yorgun olmak gibi düşünülüp fiil  olarak algılanmamalıdır..Burada kişiyi niteliyor ve yorgun olduğu ortaya koyulmuştur.
              
               Having worked more than 10 hours,she got exhausted.
               (On saatten fazla çalıştığı için bitkin düştü.) .. Burada ise bitkin düşmek, yorgun olmak şeklinde fiil halinde kullanılmıştır.

Passive Voice (Istenilen her fiil edilgen hale getirilemez..)

1-Instransitive Verbs (Geçişsiz Fiiller)

Bu gruptaki fiiller hemen kendinden sonra nesne almayan fiillerdir.Nesne almadıklarından dolayı bu fiiller Passive yapılamazlar.Fiilerin nesne alıp almadıklarını anlamak için ''neyi'' , '' kimi'' sorularını sorarak anlayabiliriz.

Örneğin: John arrived at the meeting hall.  (John toplantı salonuna vardı.)
Görüldüğü üzere ''neyi'' , ''kimi'' sorularına cevap  oluşturacak herhangi bi nesne almamış..

2-Transitive Verbs (Geçişli Fiiller)
Bu gruptaki fiiller kendilerinden sonra tek nesne alan fiillerdir.Nesne aldıkları için passive yapılabilirler.

Örneğin: Smith built a new brigde ..  (Smith yeni bir köprü inşa etti.)
               A new bridge was built by Smith.   (Smith tarafından yeni bir köprü inşa edildi.)
Neyi inşa etti?  : Köprüyü..

3-Ditransitive Verbs (Çift Geçişli Fiiller)

Bu gruptaki fiiller kendilerinden sonra iki nesne alan fiillerdir.İki nesne aldıklarından dolayı iki şekilde edilgen hale getirilebilirler. İki nesne alan fiillerin en sık kullanılanı ''give'' fiilidir. Bunun yanısıra ''send'', ''tell'',  ''ask'' ,  ''call'', ''buy'' , ''teach'' , ''offer'' etc. fiilleridir.


Örneğin:Jimmy gave her a present..  (Jimmy ona bir hediye verdi. )
 
              *-She was given a present by Jimmy.. (Ona Jimmy tarafından bir hediye verildi..)
               **A present was given to her by Jimmy  (Hediye ona Jimmy tarafından verildi..)

Burada ikinci cümlede ''direct object'' in cümlenin öznesi konumuna getirildiği Passive yapılarda eylemin kime yönelik olduğunu göstermek için ''to'' edatı kullanılır.



29 Haziran 2013 Cumartesi

MODALITY PERFECT (modal+have+V3)

1-Should/ought to have V3: ''-meliydi/malıydı.''

Past Advice/Past regret şeklinde nitelendirilebilir.Geçmişte yaptığımız ya da yapmadığımız bir eylemden duyulan ''pişmanlık'' veya verdiğimiz tavsiye veya eleştiri geçmiş anlam taşıyorsa ''should have V3'' veya ''ought to have V3'' yapıları kullanılır.

Örneğin: She couldn't pass her final exam.She shouldn't have studied more.
               (O final sınavını geçemedi. Daha fazla çalışması gerekirdi.)

               I shouldn't have told anything to him.He isn't a dependable person.
               (Ona hiçbirşey söylememem gerekirdi.O güvenilir birisi değil..)

2-May/might/could/have V3: ''-mış olabilir''

Past Possibility olarak nitelendirilebilir.Eğer geçmişteki herhangi bir şey için düşük olasılık ifade etmek istiyorsak bu yapıları kendilerinden sonra ''have V3'' getirerek kullanabiliriz.

Örneğin: A:Why didn't Elena come to the meeting yesterday?
               B:I don't know.She might/may/could have forgetten about it.
                (Bilmiyorum.Toplantıyı unutmuş olabilir.)

Ayrıca bu üç yapı geleceğe de gönderme yapabilir.

Örneğin:We could have finished this task by this time tomorrow.
               (Yarın bu vakte kadar bu işi bitirmiş olabiliriz..)

3-Could have V3: ''-yapabilirdin ama yapmadın.''

Missed oppurtunity in the past olarak nitelendirilebilir.Past possibility'nin yanısıra geçmişte kaçırılan fırsatlardan bahsederken bu yapıyı kullanırız.Bu yapıyla aynı anlama gelecek şekilde ''might have V3'' ve ''would have V3'' yapılarıda kullanılabilir .(İf Clause Type III)

Örneğin:If you had come here 5 minutes earlier,you could have seen her.
              (Buraya beş dakika erken gelmiş olsaydın onu görebilirdin..)

4-Must have v3: ''-mış olmalı''

Decution in the past şeklinde nitelendirilir..Geçmişe yönelik kuvvetli bir tahminde bulunulduğunda bu yapıyı kullanırız.

Örneğin:It was a difficult exam,and Joe passed it.He must have studied a lot.
             (Zor bir sınavdı ve Joe o sınavı geçti.Çok çalışmış olmalı..)

Aynı zamanda geçmişe yönelik olumsuz bir çıkarım yapacaksak  ''-mamış olmalı'' anlamına gelen ''mustn't have V3'' yapısı kullanılır.

Örneğin: A:She passed by without saying even ''hello''. (Merhaba bile demeden yanımdan geçti.)
               B:She mustn't have notived you then. (Seni fark etmemiş olmalı öyleyse.)

5-Can't/Couldn't have V3 : ''-mış olamaz''

Negative decution in the past şeklinde nitelendirilebilir.Geçmişe yönelik kuvvetli ve olumsuz bir çıkarımda bulunuluyorsa ''-mış olamaz'' anlamına gelen bu yapı kullanılır.

Örneğin: They only put the for-sale sign yesterday. They can't have sold their house yet.
               (Satılık ilanını daha dün astılar.Henüz evi satmış olamazlar..)

6-Needn't have V3: ''-e gerek yoktu ama yaptın''


Absence of necessity in the past olarak nitelendirilebilir. Geçmişte yapılan bir eylemin aslında yapılmasına gerek yoktu ama yine de eylem gerçekleştirildi anlamına gelir.

Örneğin:We needn't have hurried indeed.The meeting started  30 minutes late.
             (Aslında acele etmemize gerek yoktu.Toplantı yarım saat geç başladı.)



MODALITY PROGRESSIVE (Modal +be+Ving)

1- May be Ving, Might be Ving, Could be Ving :''-yor olabilir''
Konuşma anında  bir durum ile ilgili düşük olasılıklı tahminde bulunurken bu üç yapı kullanılır.Olumsuz cümlelerde ise '' may not be Ving'', ya da ''might not be Ving'' yapıları kullanılır.

Örneğin: A:Do you know where James is?
               B:I don't know,but he may/might/could be sleeping at home.
               (Bilmiyorum ama evde uyuyor olabilir.)

               A: Is she working on the project now?
               B:I don't know.She may/might not be working on it now.
                (Bilmiyorum.Şu anda proje üzerinde çalışmıyor olabilir..)

2-Ayrıca bu grupta ''must be Ving'' yapısını da ''-yor olmalı' anlamında kullanabiliriz.Bu yapının karşıtı ''mustn't be Ving'' ve ''can't be Ving'' yapılarıdır.

Örneğin: A:Do you know where is James?
                B:He is at his room.He must be sleeping.
                 (Odasında. Uyuyor olmalı..)

                A:Jane's lights are off.  (Jane'nin ışıkları sönük..)
                B:Then,she can't be/mustn't be studying.. (Öyleyse,çalışıyor olamaz..)
             

Expections (Be to Vo, Be supposed to Vo)

1-Görevlendirme ve Programlar..

''Be to Vo'' yapısı birine görevlendirmede bulunurken veya belirli bir program dahilinde olacak olan eylemlerin başlangıç ve bitiş zamanları ile ilgili beklentileri ifade ederken kullanılır.Bu yapı ''must'' ve '' have to '' yapısına yakın bir anlam taşır.

Örneğin:I'll collect some data and you are to type them as soon as possible.
             (Ben biraz bilgi toplayacağım ve sen de en kısa zamanda bunları yazacaksın..)

''Be to Vo'' yapısının Past Hali ''was/were to Vo'' şeklindedir.Bu yapı ''yapacaktım ve yaptım'' anlamında olup geçmişte gerçekleştirilmesi planlanan ve gerçekleştirilen eylemleri ifade ederken kullanılır.

Örneğin: Derby:Why were you at the post office yesterday?
                            (Dün için postanedeydin? )
                Werner: I was to post some mail to my friends.
                             (Arkadaşlarıma bazı mektuplr postalayacaktım. )
Burada ''postalayacaktım ve postaladım anlamı'' vardır.

2-Beklentiler ve Programlar

''Be supposed to'' yapısı beklenti anlamının yanı sıra belirli bir program dahilinde olacak olan eylemlerin başlangıç ve bitiş zamanları ile ilgili beklentileri ifade ederken kullanılır.Bu yapı ''should'' ve ''ought to'' yapılarına yakın bir anlam taşımaktadır.

Örneğin: Sarah is supposed to finalize the project by Monday.
               (Sarah projeyi Pazartesi'ye kadar bitirmeli..)

''Be supposed to'' yapısının Past hali ''was/were supposed to'' şeklindedir. Bu yapı ''yapmam gerekirdi ama yapmadım'' anlamında olup geçmişte gerçekleştirilmesi gereken ama yapılmayan şeyleri ifade ederken kullanılır.

Örneğin: You were supposed to attend the meeting yesterday.Where were you?
               (Dün toplantıya katılman gerekiyordu.Neredeydin?.)

Prohibiton (mustn't)& Asking for Someone's opinion

Bu özet kullanılabilir değil. Yayını görüntülemek için lütfen burayı tıklayın.

Preferences (Would Prefer;Prefer)

1-''Would prefer'' yapısı kendisinden sonra her zaman ''to Vo'' alarak kullanılır.Genel tercihlerimizi ya da belli bir durum için geçerli olan tercihlerimizi ifade ederken kullanılır.Bir şeyi bir başka şeye tercih ettiğimizi ifade ederken ikinci tarafa ''rather than'' ile geçilir.

Örneğin:I would prefer to stay at home rather than go out.

2-''Would prefer'' yapısı eğer içinde bulunulan durumdan memnuniyetsizliği anlatmak için kullanılacaksa konuşma anına gönderme yapacağı için kendisinden sonra ''to be Ving'' yapısı getirilir.

Örneğin:I would prefer to be sleeping at home rather than working in here now.

3-''Would prefer'' yapısı eğer geçmişte bir şey yapmış/yapmamış olmayı tercih ederdim anlamında kullanılacaksa kendisinden sonra Perfect yapı bildiren ''to have V3'' yapısı ile devam eder.

Örneğin: I would prefer to have listened to him carefully.Now, I can't answer the questions..

4-''Would prefer'' yapısı kendisinden sonra ''not'' eki getirilerek olumsuz yapılır.

Örneğin: I would prefer not to speak German at home..

5-''Would prefer'' yapısı eğer başka birisi için tercih ifade etmek üzere kullanılacaksa ardından bir nesne alarak kullanılır ve devamında fill Present'a göndermede bulunmak için ''to Vo'' ; Past'a göndermede bulunmak için ''to have V3'' kullanılır.


Örneğin: I would prefer her not to smoke,but she smokes heavily.
              (Onun sigara içmemesini tercih ederim ama aşırı içiyor..)
Burada görüldüğü üzere she smokes heavily cümlesi Present Simple Tense yapısındadır..''Would rather''  yapısından farklı olarak ''one tense back'' kuralı burada uygulanmamakta ve devamında yine Present bir ifade olan ''not to smoke'' şeklinde kullanılmaktadır.Ayrıca ''she''değil ''her''denilmiştir..''Onun sigara içmemesini tercih ederim'' şeklinde çevrilir ve özne değil nesne alması dolayısıyla ''would rather'' yapısından farklılık gösterir.

             Sue would prefer them to have accepted her offer,but they refused to work for Sue.
            (Sue onların,onun teklifini kabul etmiş olmalarını tercih ederdi,ama onlar Sue'nin yanında çalışmayı istemediler..)
Burada da ''They refused...'' diye devam eden cümle Past Tense yapısındadır.  O yüzden ''to have accepted'' şeklinde ifade edilmiştir ve dikkat ederseniz yapı ''they'' değil ''them'' almıştır..Yani ''onların kabul etmiş olmalarını'' şeklinde çevirmemiz gerekmektedir..;)

DİP NOT: Bir iki cümleyle prefer yapısını da açıklayalım.

 **''Would rather/sooner'' ve ''would prefer'' yapılarından farklı olarak ''prefer'' fiili iki isim arasında tercih yaparken de kullanılabilir. Bu şekilde kullanıldığında iki isim arasında geçiş yapısı olarak ''to'' edatı kullanılır.

Örneğin: I prefer tea to coffee .  ( Çayı kahveye tercih ederim. )

**''Prefer fiili ayrıca kendisinden sonra başka bir fiil alarak da kullanılır.Eğer tercih ifade ederken geçiş yapısı olarak arada ''to'' kullanılacaksa fiil Ving,arada ''rather than'' kullanılacaksa fiil ''to Vo'' olur.

Örneğin: I prefer drinking a cup of tea to eating a sandwich.
              (Sandwich yemektense bir bardak çay içmeyi tercih ederim..)

               Graham prefers to drink a cup of tea rather than to eat sandwich.
              (Graham sandwich yemektense bir bardak çay içmeyi tercih eder..)










28 Haziran 2013 Cuma

Preferences (Would rather/sooner)

  Would rather/sooner..
''Would rather/sooner'' yapısı kendisinden sonra her zaman Vo alarak kullanılır.Belirli bir durum için olan tercihlerimizi ifade ederken ve genel tercihlerimizi anlatırken kullanılır.

Örneğin:I would rather stay at home than go out.
              (Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim..)
Bir şeyi bir başka şeye tercih ettiğimizi anlatırken ikinci tarafa ''than'' ile geçilir..Fiil  yukarıdaki örnekte olduğu gibi Vo olmalıdır.

*** ''Would rather/sooner yapısı içinde bulunulan durumun memnuniyetsizliği anlatmak için kullanılıyorsa konuşma anına gönderme yapacağı için kendisinden sonra ''be Ving'' getirilir.İkinci tarafa yine ''than'' ile geçilir ve bu tarafta da ''(be) Ving'' yapısı kullanılır..''Be'' kısmı ikinci tarafta tekrar edilmeyip cümleden atılabilir.

Örneğin:I would rather be sleeping at home than working in here now.
            (Şimdi burada çalışıyor olmaktansa evde uyuyor olmayı tercih ederim.)

***''Would rather/sooner'' yapısı eğer geçmişte bir şey yapmış/yapmamış olmayı tercih ederdim anlamında kullanılacak ise kendinden sonra Perfect yapı olarak bilenen ''have V3'' yapısı ile ifade edilir.

Örneğin:I would rather  have listened to him carefully.Now I can't answer the questions.
              (Onu dikkatli dinlemiş olmayı tercih ederdim. Şimdi soruları cevaplayamıyorum.)


''Would rather/sooner yapısı kendisinden sonra ''not'' eki getirilerek olumsuz yapılır.

Örneğin: I would rather not speak German at home. (Evde Almanca konuşmamay tercih ediyorum.)

***''Would rather/sooner yapısı eğer başka biri için tercih ifade etmek üzere kullanılacaksa ardından bir özne alarak kullanılır ve devamında gelecek olan fiil gerçek zamanının bir derece Past'ı olacak şekilde getirilir.Present tercihler için Past Simple,Past tercihler için Present Perfect olur.

Örneğin: I would rather she didn't smoke,but she smokes heavily.
             (Bana kalsa sigara içmemeli,ama çok içiyor..)

                I would rather John had accepted the offer,but he refused to work for that company.
             (Keşke John teklifi kabul etmiş olsaydı,ama o şirkette çalışmayı reddetti.)

Deductions,Habitual Activities..

1-Positive Deduction
Olumlu cümlelerde var olan bir duruma bağlı olarak ortaya çıkması kuvvetle muhtemel olan sonuçları ''must'' kullanarak ifade ederiz..

Örneğin:He hes worked for 13 hours today.He must be very tired now.
             (Bugün 13 saat çalıştı.Şimdi çok yorgun olmalı..)

2-Negative Deduction
Olumsuz bir cümlede var olan bir duruma bağlı olarak ortaya çıkması kuvvetle muhtemel olan sonuçları ''can't'' ya da ''musn't'' kullanarak anlatırız.

Örneğin: He has just eaten 3 hamburgers.He can't be hungry.
               (Daha yeni üç hamburger yedi.Aç olamaz..)

               They musn't be at home.Look..! Their lights are off.
                (Evde olmamalılar. Bak.!.Işıkları kapalı..)

3-Habitual Activities..

**Var olan alışkanlıklarımızı ifade ederken ''be used to'' veya ''be accustomed to'' yapıları kullanılır.Bu yapılar kendilerinden sonra Ving veya Noun alırlar..

Örneğin:I'm accustomed to typing fast.  (Hızlı yazmaya alışkınım..)
               I'm used to physical work.. (Ağır işlere alışkınım..)

**Bir şeye alışma eylemini bildirirken ise ''get used to'' veya ''get accustomed to'' yapılarını kullanırız.Bu yapılarda kendilerinden sonra Ving veya Noun alırlar..

Örneğin:I hope he will get used to working with us soon.
             (Yakında bizimle çalışmaya alışacağını umuyorum..)

**Habitual in The Past..
Eskiden yaptığımız ancak şu an yapmadığımız alışkanlıklarımızdan bahsederken ''used to'' veya ''would'' yapılarını veya Past Simple yapısını kullanırız.

Örneğin:.They both used to smoke too much, but now they don't.
              (Onların ikiside çok fazla sigara içiyordu,ancak şu an içmiyorlar..)

              She would take us to the cinema at weekends when we were children.
              (Biz çocukken haftasonları bizi sinemaya götürürdü..)

               He wore a brace on his teeth when he was a child.
               (On yaşındayken diş teli takıyordu..)

Advice (must,should,ought to,had better )

Tavsiyede bulunurken kullandığımız yukarıdaki yapılardan ''must'' diğerlerine göre kuvvetli tavsiyeler ifade eder.''Should'', ''ought to'' ve ''had better'' yapılarıysa aynı anlamlara sahiptirler ama  ''had better'' yapısı sadece Present ve Future anlamda kullanılır, yani Past ifade edecek şekilde kullanılmaz.

1-Positive Advice.

**Must (Strong Advice)

Must yapısı içten gelen zorunlulukları(internal obligation) ifade etmenin yanısıra güçlü tavsiyelerin anlatımında da kullanılır.

Örneğin: I have an unbearable headache.(Dayanılmaz bir baş ağrım var.)
               You must see a doctor soon.! (.Hemen bir doktora görünmelisin..)

**Should/Ought to /Had better  (Soft Advice)

Örneğin: You should see ''The Last Samurai''.It is an awfully good film.
              (Son Samuray filmini izlemelisin.Oldukça güzel bir film..)

2-Negative Advice

Olumsuz cümlelerde tavsiyede bulunurken ''mustn't'',  ''shouldn't'', ''ought not to'' ve ''had better not''
yapıları kullanılır.

Örneğin:You mustn't eat anything for 5 hours after the operation.
              (Ameliyattan sonra 5 saat boyunca hiçbir şey yememelisin..)
     
               He shouldn't/ought not to go on smoking if he wants to live longer
              (Eğer daha uzun yaşamak istiyorsa sigara içmeye devam etmemeli..)

              She had better not stay awake until late hours
              (Geç saatlere kadar uyanık kalmamalı/kalmasa iyi olur)

Permissions (may, might,can,could ) & Obligation-Necessity(have to, must,need to)

1-İzin isterken soru cümlelerinde ya da izin verirken düz cümlelerde ''may'' , ''might'', ''can'' , ''could'' yapılarını kullanırız..

A: May I go out with my friends tonight?
B:All right!.You can go out,but don't be late.

2-Must (İnternal Obligation)
Konuşmacının kendisinden kaynaklanan,yani içten gelen zorunluluğu anlatırken ''must'' kullanılır.

Örneğin:My grades are poor.I must study a lot.
             (Notlarım kötü.Çok çalışmalıyım.)

3-Have to/ Has to  (External Obligation)

Kişinin kendisinden değil dışarıdan kaynaklanan zorunlulukları ve yasalar ve kuralların getirdiği gereklilikleri anlatırken 'kullanılır.

Örneğin: You have to work overtime tomorrow..
                (Yarın fazla mesai yapmak zorundasın.)

4-Bir zorunluluk durumunun ortadan kalktığını anlatırken modal olarak needn't veya present simple şeklinde çekimlenen ''dont have to''  , '' don't need to'' yapıları kullanılır..''Musn't'' yapısı kullanılmaz..Çünkü bu yapı yasaklama diye adlandırdığımız ''prohibition''  sınıfına girer ve  zorunda değilsin şeklinde değil, yapamazsın anlamındadır..

Örneğin:You needn't/dont have to/don't need to wait for me.
            (Beni beklemek zorunda değilsin..)

5-Had to (Obligation in the Past)
Zorunluluk bildiren yapıların geçmiş zamandaki hali ''had to'' yapısıdır ve bu geçmişte bir şeyi yapmak zorunda olduğumuzu ifade eder.

Örneğin:The shuttle to work was delayed,so I had to wait for a long time.
              (İş servisi gecikti,bu yüzden uzun süre beklemek zorunda kaldım.)

**Geçmişteki bir zorunluluk durumunun ortadan kalktığını anlatırken de Past Simple şekilde çekimlenen '' not have to'' veya '' not need to'' yapıları kullanılır..

Örneğin:My husband ordered pizza for dinner,so I didn't have to/didn't need to cook anything.
              (Eşim akşam yemeği için pizza ısmarladı,bu yüzden herhangi bir şey pişirmeme gerek kalmadı..)

Requests (Can,Could,Will,Would )

1-Birinden ricada bulunurken soru cümlesi şeklinde '' can'', ''could'' ,''will'' ve ''would'' yapılarını kullanabiliriz..

Örneğin:Can/Could you pass the salt please?   (Tuzu uzatır mısın lütfen? )

              Will/would you listen to me ?   ( Beni dinler misin?  )

2-''Would you mind... '' yapısı da ricada bulunurken kullanılan yapılardandır ve gerek boşluk doldurma sorularında, gerekse çeviri sorularının çözümünde önem arz eder. Eğer bu yapının hemen ardından bir fiil gelecekse ''Ving'' şeklinde getirilir. Bu şekilde kullanıldığında eylemi gerçekleştirecek kişi konuşmacı değil karşı taraftır.

 Örneğin:Would you mind waiting for me a few seconds..?
              (Beni bir kaç saniye beklemenin senin için bir sakıncası var mı? )

3-Eğer ''Would you mind if....'' şeklinde kullanılacaksa ''if '' yapısının ardından  yapı Past Simple olmalıdır. Bu şekilde kullanıldığında eylemi karşı taraf değil başka bir kişi yapar.

Örneğin:Would you mind if I smoked in here?
             (Burada sigara içmemin senin için bir sakıncası var mı?

Possibility (may,might,can,could,be likely to Vo,be unlikely to Vo,be bound to Vo )

1-Olumlu cümlelerde gerçekleşmesi muhtemel bir olasılıktan bahsederken yani ''General  Possiblity'' bildirirken  ''may'' , '' might'', ''could'' yapılarını kullanırız. Bu anlamda ''can'' yapısı soru cümlelerinde kullanılır..

**The contract may be signed at the end of the week. (may be signed yapısı edilgendir-passive voice)
    (Kontrat haftasınunda imzalanabilir.)

**We might go on holiday next month..
    (Gelecek ay tatile gidebiliriz.)

**They could reach an agreement after these negotiations.
   (Bu müzakerelerin ardından bir anlaşmaya varabilirler..)

**Who can it be at the door?
     (Kapıdaki kim olabilir?..)

2-''can'' yapısının da kullanıldığı ve olasılık ifade eden durumlar mevcuttur.

 **You can find a list of irregular verbs at the end of this section.
     (Bu bölümün sonunda düzensiz fillerin bir listesini bulabilirsiniz..)
Bu cümlede verilen anlam bu eylemin herhangi bir zamanda gerçekleştirilebileceğidir..Yani ne zaman bu bölümün sonuna bakılırsa düzensiz fiillerin listesi görülecek anlamında...

3-Ayrıca teorik olarak gerçekleşmesi mümkün olan durumlarıda anlatırken ''can'' kullanabiliriz.

**Anybody can learn Spanish. ..(Herkes İspanyolca öğrenebilir.)

4-Bazı durumlara bağlı olarak ortaya çıkabilecek durumları anlatırken de ''can'' yapısı kullanılabilir.

** Measles can be fatal.. (Kızamık ölümcül olabilir..)

5-Olumsuz cümlelerde  olasılık bildirirken '' may not'' ve '' might not'' yapıları kullanılır.

**We might not go on holiday next month..
    (Gelecek ay tatile gitmeyebiliriz..)

6-Olasılık bildiren diğer bazı ifadeleri yazalım:

***Some people are likely to suffer back problems..
      (Bazı insanlar sırt ağrısı çekebilirler..)

***The dispute is unlikely to be settled for a long time..
      (Uyuşmazlık uzunca bir süre çözümlenemeyebilir.

***If you have problems at home,it is bound to affect your work.
      (Evde sorunların varsa işini etkilemesi kuvvetle muhtemeldir..)

*** He might/could/may well find the course difficult.
      (Ders ona zor gelebilir..)

ÖNEMLİ NOT:  ''May/could/might well '' yapısı  ''may/might/could as well'' yapısı ile karıştırılmamalıdır..''May/might as well'' yapısı olasılık ifade etmez

Örneğin:There are no buses at this time.We may/might as well walk home.
              (Bu vakitte otobüs yoktur.Eve yürüyelim bari. )

Ability ( can,could,be able to)

1-İngilizce'de genel anlamda bir şey yapma yeteneğimizi ''can'' ile ifade ederiz. Modal olmamasına rağmen ''be able to'' yapısıda aynı anlamda kullanılabilir.

Örneğin:She can/is able to play the guitar.. .(General ability)

2-İngilizce'de geçmişteki yeteneklerimizden bahsederken ''could'' yapısını kullanırız..Burada ''could'' yapısını ''can'' yapısının past hali gibi düşünebiliriz..Aynı şekilde geçmişteki yeteneğimizden bahsettiğimizden dolayı ''am/is/are able to Vo'' yapısıda  ''was/were able to Vo'' halini alır.

Örneğin:When I was young, I could/was able to climb any tree in the forest..
               (Küçükken ormandaki her ağaca tırmanabiliyordum.)

ÖNEMLİ NOT:Geçmişte belli bir anda bir seferliğine yaptığımız eylemlerde yetenek bildirmek istiyorsak ''could'' kullanılmaz,onun yerine '' was/were able to '' kullanılır. Bu şekilde kullanıldığında ''managed to'' yani ''başardım'' anlamı taşır..

Örneğin:I was able to accomplish the task on time yesterday..(particular action in the past)
             (İşi dün zamanında bitirmeyi başardım..)

3-İstisnai bir durum olarak ''see,hear,understand''  gibi algılama fiilleri ile beraber geçmişteki tek eyleme gönderme yapılıyorken ''could'' kullanılması mümkündür.

Örneğin:I could hear quite clearly what she said to James..(particular action in the past)
             (O'nun James'e söylediği şeyi oldukça net duyabildim..)

4-Olumsuz cümlelerde ''couldn't'' ile ''wasn't/weren't able to'' kullanımları arasında bir farklılık yoktur.

Örneğin:He read the message but he couldn't/wasn't able to understand it.
              (Mesajı okudu ama onu anlamadı..)

5-Future ability ifade etmek için ''be able to'' yapısını ''will be able to'' ve ''shall be able to'' modal yapıları ile birlikte kullanabiliriz..

Örneğin: After he has taken this course,he will able to speak German very well.
              (Bu kursu aldıktan sonra Almanca'yı çok iyi konuşabilecek..)





27 Haziran 2013 Perşembe

Simple Future Tense

1-WILL + Vo

**Predictions,Expectations,Hopes..
Gelecek ile ilgili  yapılan tahminleri,ifade edilen beklenti ya da ümitleri will + Vo yapısını kullanarak anlatırız.

 Örneğin:In 2030,population of Turkey will be doubled.(2030 yılında  Türkiyenin nüfusu ikiye katlanacak.)

**Willingness and sudden decisions made at the time of speaking..
Konuşma anında verilen ani kararları anlatırken..

Örneğin: Goerge:Today Ali's birthday..(Bugün Ali'nin doğum günü..)
                Roger:Really?..I'll call him immediately. (Gerçekten mi?..Hemen onu arayayım.)


**If Clause Type I: If + Present Simple Tense,will + Vo

Örneğin:If I go to Istanbul,I'll visit Topkapı Palace.(Istanbula gidersem Topkapı Sarayını ziyaret edeceğim...)

**Future Facts..
 Gerçekleşmesinden kaçınamayacağımız bir gerçekliği anlatmak için kullanılır.

Örneğin:My father will be 50 next Tuesday.(Babam gelecek Salı 50 yaşında olacak.)

2-BE GOING TO +Vo

**Future Plans and Intentions..
Gelecek ile ilgili yaptığınız belli başlı ve değişmeyecek planlardan bahsederken bu tense kullanılır.

Örneğin:We are going to meet at 3 o'clock tomorrow.(Yarın saat 3'de buluşacağız.)

**Deductions based on present clues..
Mevcut olan kanıt ve ipuçlarından yola çıkarak yapılan çıkarımları ifade ederken kullanılır.

Örneğin:She is pregrant.She is going to have a baby...(Kesinlik taşır)

Dip Not:Aynı ''Be going to +Vo'' yapısı gibi am/is/are + Ving yapısıda kesinlik taşıyan,gelecek için planlanmış durumları anlatmakta kullanılır..Örneğin hava bulutludur ve the rain is coming derken ya da bilet alınmıştır I'm going to London tomorrow  derken  gibi..

She is seeing her dentist at 3 pm tomorrow..(Yarın saat üçte dişçisiyle görüşecek..)

3-FUTURE IN THE PAST  ''was/were going to Vo''
Yapacaktım ama yapmadım anlamındadır..Geçmişte yapmayı planladığımız ama yapmadığımız ifadeleri belirtmek için  kullanırız.

Örneğin: I was going to call you,but I didn't have time..
               (Seni arayacaktım ama zamanım olmadı..)

4 -FUTURE PROGRESSIVE (WILL BE Ving)
Geneldeki çeviris '' -yor olacak'' şeklindedir.

**Actions in progress at a definite time in the future:
Gelecekte bir noktada devam halinde olacak olan eylemleri anlatırken kullanılır.

Örneğin:At this time next year,we will be living in Spain.       
              (Gelecek yıl bu zamanlarda İspanya'da yaşıyor olacağız.)

5-FUTURE PERFECT (WILL HAVE V3)
Genel çevirisi  ''-mış olacak'' şeklindedir..

**An action done before a definite time in the future:
Gelecekte belli bir zaman noktasından önce tamamlanmış olacak eylemleri anlatmakta kullanılır.Genellikle beraberinde by 2050, in 10 years' time, in 2030 gibi zaman ifadeleri ile kullanılır.

Örneğin:By Friday, I will have finished my project.
               (Cumaya kadar projemi bitirmiş olacağım..)
              In two weeks,the lessons will have started..
                (İki hafta içinde dersler başlamış olacak..)

6-FUTURE PERFECT PROGRESSIVE (WILL HAVE BEEN+Ving)
Genel çevirisi yine ''-mış olacak'' şeklindedir ancak gelecekte bir yerlerde süreklilik bildiren eylemleri anlatmak için kullanılır..

Örneğin:In 2020,I will have been working for this company for 20 years..
                (2020'de, 20 yıldır bu şirkette çalışıyor olmuş olacağım..)
Burada vurgu eylemin ne kadar süre yapıldığınadır..Şirkette çalışıyor olmak,uyumak,araba kullanmak gibi eylemler süreklilik bildiren bir eylemlerdir..Kalemin düşmesi, bombanın patlaması gibi  aniden gelişip biten olaylar değildir.







Past Perfect ''had V3''

1-An action happening before another action in the past..
Geçmişte yapılan bir eylemden daha önce gerçekleşen eylemi ifade ederken PAst Perfect kullanılır.Yani geçmişte gerçekleşmiş iki eylemden öncekini ifade ederken Past Perfect Tense kullanılır..

Örneğin:By the time they arrived,we had already had our meal.
               (Onlar gelinceye kadar biz çoktan  yemeğimizi yemiştik..)
Yemek yeme eylemi daha önce gerçekleştiğine göre we had already had olacak..

2-Past perfect yapısı bazı zaman bağlaçlarıyla şöyle kullanılır.

**Before + Simple Past,Past Perfect..

The train had left before we arrived at the station.(Tren biz istasyona varmadan önce kalkmıştı.)
Burada trenin kalkışı daha önce gerçekleştiğine göre had left şeklinde  çekimlenir.

**After+Past Perfect,Past Simple

We arrived at the  station after the train had left..(Biz tren kalktıktan sonra istasyona ulaştık.)
Yine trenin kalkışı önce gerçekleştiğine göre had left olur..Tren kalktıktan sonra ulaştıklarına göre daha önce gerçekleşen eylem trenin istasyondan ayrılışı olur..

**By the time +Past Simple,Past Perfect

By the time we arrived at the station,the train had already left..(Biz istasyona varıncaya kadar tren çoktan kalkmıştı..)

3-Unreal diye nitelendirdiğimiz gerçek dışı ifadeler anlatılırken eylemlerin bir derece past'ı alındığına göre aşağıdaki yapıların Past Perfect tense ile kullanılması gerekir.

**She didn't come to the party.If only she had come.(Partiye gelmedi.Keşke gelseydi..)..Burada partiye gelmemesi durumu past tense ifade edilmiştir ve past bir ifadenin bir derece Past hali Past Perfect tense tekabül eder.Dikkat ettiyseniz gelseydi şeklinde çevrilmiş,keşke gelse diye değil.

**She behaved as if she hadn't killed the man,but she is the murderer..
(Sanki adamı öldürmemiş gibi davranıyor,ama o katil..)
Burada gerçek dışı durum diye tanımladığımız unreality  bir eylem söz konusu.Öldürmemiş gibi ifadesinden anlaşılacağı üzere  past tense hakim daha önce gerçekleşmiş ve bunun as if ile ifadesinde  bir derece Past'ı kullanılır ve past perfect olur..

**Jonathan married Sue,but I would rather he hadn't married her..
(Jonathen Sue ile evlendi, ama ben onun Sue ile evlenmemesini tercih ederdim..
Başka birinin yapacağı eylem ile ilgili tercih ederim şeklinde beyan getirirken o kişinin yaptığı eylemin zamanının bir derece Past'ı kullanılır..Burada evlendi demiş '' he married Sue''..Bu simple past ifadenin bir derece past'ı Past perfect olur ve çevirirken evlenmemesini tercih ederdim denir.

4-Son olarakta if clause ile ilgili bir kalıp var..If Clause Type 3:
If +had V3,would have V3/might have v3,could have v3

If you had come to the party last week,you could have met her.
(Geçen hafta partiye gelmiş olsaydın,onunla tanışabilirdin..)

Present Perfect Progressive ''have/has been Ving''

1-Action that began in the past and still continues..
Geçmişte başlayıp halen devam etmekte olan olayları anlatırken kullanılır..Bu anlatımda eylemin bundan sonra devam edip etmeyeceği önemli değildir ancak büyük bir olasılıkla devam eder.

Örneğin:I have been living in Ankara for 10 years.(10 senedir Ankara'da yaşamaktayım.)

2-If the effect of the action that has just ended is presently seen:
Yapılan ve biten bir eylemin etkileri şu anda görülebiliyorsa bu tense kullanılır.

Örneğin:She looks exhausted.She has been working all day.
              (O yorgun görünüyor.Bütün gün çalıştı.)

3-Present Perfect Progressive indicates action:
Eylem halen yapılıyor ve vurgu eylem üzerineyse bu tense kullanılır..

Örneğin: The mechanic has been repairing the car..(Tamirci arabayı tamir ediyor..)
Arabanın henüz kullanıma hazır olmadığı,tamir işleminin sürdüğüne vurgu yapılmış..

Present Perfect Tense ''have/has V3''

1-Completed actions with no pointed time:
 Gerçekleşme zamanını bilmediğimiz ama geçmişte veya yakın geçmişte tamamlanmış ifadeleri anlatırken bu tense kullanılır..

Örneğin: She has been abroad twice..(İki defa yurt dışında bulundu.)
                Görüldüğü gibi ne zaman bulunduğuna dair bi bilgimiz yok,sadece iki defa yurt dışına gitmiş..Yıllar öncede gitmiş olabilir veya hemen bi hafta öncede..

2-Actions still affecting the now point..
  Geçmişte başlayıp bugüne kadar devam eden yani ''now'' noktası ile bağlantılı olan olayların anlatımında kullanılır..

Örneğin:I have lived in Ankara for 5 years..(5 senedir Ankara'da yaşamaktayım.)

3-Actions happening repeatedly..
   Yapılan eylemin tekrarlandığını ve eylemin ne kadar veya kaç kere tekrarlandığının vurgulandığı yapıdır..

Örneğin: I have called you so many times today..(Bugün seni defalarca aradım.)

4-Experiences..
 Hayat boyunca tecrübe edilen şeylerden bahsedilirken...

Have you ever been in Turkey?..(Hiç Türkiye'de bulundun mu?

5-Present Perfect indicates result:
 Yapılan eylemin sonucundan bahsederken kullanılabilir ve bu anlamda kullanıldığında Present Perfect yapılan eylemin eylemin tamamlandığını gösterir.

Örneğin:The mechanic has repaired the car. (Tamirci arabayı tamir etti..)
 Burada araba kullanıma hazır, eylem kesinlikle bitmiş, şu an bir devamlılık söz konusu olamaz..

Buraya bir kaç cümle yazacağım bu yapı ile birlikte çok kez karşılaşabileceğiniz..

*This is the most difficult exam I have ever taken..
(Bu şimdiye kadar girdiğim en zor sınav)..
*They haven't served anything delicious since we arrived..
(Geldiğimizden beri leziz hiçbir şey ikram etmediler..)
*The members of the board haven't come together for three months now.
(Yönetim kurulu üyeleri üç aydır biraraya gelmediler..)
*There has been a remarkable increase in prices lately..
(Son zamanlarda fiyatlarda dikkate değer bir artış var..)
*The Prime Minister has visited about 76 countries so far.
(Başbakan bugüne kadar 76 ülkeyi ziyaret etti.)( so far,up till now, up to now= şu ana kadar)
*Over the past two decades,the mankind has experienced many unexpected disasters.
(İnsanlık son yirmi yılda birçok beklenmedik felaket yaşadı.)
*Have you ever eaten Chinese food?
(Daha önce hiç Çin yemeği yedin mi?)
*As I've already seen it,there is no need for me to come.
(Daha önce gördüğüme göre gelmeme gerek yok.)
*She has just arrived..
(Henüz geldi)

Past Progressive Tense ''was/were Ving''

1-Actions in the progress at a definite time in the past..
 Geçmişte bir noktada devam halinde olan ve bir süre devam eden eylemlerden bahsederken kullanılır...

Örneğin: Everybody except me was sleeping last night.( Dün gece ben hariç herkes uyuyordu)

2-Actions interrupted in the past...
  Geçmişte başlamış ve devam eden bir olayın bir başka olay tarafından bölündüğü durumlarda bölünen olayı anlatmak için ifade edilir.

Örneğin:The electricity went out as we were watching the match..
             ( Biz maçı izlerken elektrikler kesildi..)

**Bu tür yapıları -iken anlamına gelen while,as, just as gibi yapılarla oluşturabiliriz..

3-Actions done at the same time in the past..
Geçmişte  aynı anda iki farklı özne tarafından yapılan ve bir müddet devam eden eylemleri anlatırken kullanılır..

Örneğin:While I was cooking,my son was watching me..
              (Ben yemek yaparken,olum beni izliyordu..)

4-Events occuring gradually in the past..
  Geçmiş zamanda giderek gelişen ve değişen durumlardan bahsederken kullanılır..Bu yapı için olayın aşama aşama gerçekleştiğini gösteren day by day, grudually,more and more gibi ifadelere sıklıkla rastlanır..

Örneğin: Her health was deteriorating day by day until she gave up smoking..
            (Sigarayı bırakana kadar sağlığı günden güne kötüye gidiyordu.)

Simple Past Tense

1-Completed actions in the past...

Geçmişte olmuş ve tamamlanmış eylemleri anlatırken PAst Simple Tense kullanılır..En yaygın olarak kullanıldığı ve past simple tense'in tam karşılığı olduğunu düşünüyorum..

Örneğin: He lived in Istanbul from 1965 to 1980...(1965'ten 1980'e kadar İstanbul'da yaşadı.)
               Gördüğünüz gibi burada eylem geçmiş zamanda gerçekleşmiş ve genellikle bu tense'de      olayın gerçekleştiği zaman bellidir..Bu tense ile kullanılan bazı zaman ifadelerini yazalım:

*yesterday
*two days ago
*in 1960, during the 1980s
*Between 1960 and 1990
*During WW II
**At that time,once


2-Actions happening one after another...

Geçmişte birbiri ardına meydana gelen olaylardan bahsederken iki olay arasında çok büyük bir zaman farkı olmadığı zaman PAst Simple kullanılır.

Örneğin: When the teacher entered the class,the students stood up.
               (Öğretmen sınıfa girdiğinde öğrenciler ayağa kalktı)

3-Past Habits/States
Geçmişteki alışkanlıklarımızdan bahsederken veya geçmişte var olan durumları ifade ederken ''used to'' anlamında V2 kullanılır.

Örneğin:He wore a brace on his teeth as a boy.
               (Çocukken diş teli takıyordu)...
Burada wore yerine used to wear'de kullanılabilir. Dikkat edilmelidir ki ''was/were wearing'' kullanılmaz.

4-Kalıp vermek istemiyorum ama şöyle bir kalıp var elimizde: It's(high/about) time+Subject+V2...
Örneğin:It's time we went. (Artık gidelim. Gitme vaktimiz geldi..)  Görüldüğü gibi anlam past değil present'dır..

**Eğer It's time ifadesinden sonra fiil gelecekse yukarıdakinden farklı olarak to Vo şeklinde kullanılır..Örneğin: It's time to go...(Gitme vakti geldi..)

5-Anlamın present olmasına rağmen I wish/if only ifadelerindede past tense kullanılır.Kalıp şöyledir: I wish/if only + Subject + V2..

Örneğin: I wish I could speak French...(Keşke Fransızca konuşabilsem..)
Burada anlam olarak şu ana vurgu yapılmaktadır ve şu an Fransızca konuşulamadığı söylenmek istenendir..Ancak buna  rağmen gerçeklik bildirmeyen bu durumun bir derece past'ı olan past tense kullanılır..

6-Aynı şekilde ''sanki'' anlamı veren As if/As though yapısıda  unreality olan bir cümleyi ifade ederken kullanılır..Şöyleki anlam present olmasına rağmen yapı past simple ile oluşturulur.

Örneğin: She treats me as if I were her own daughter.(Sanki bana kendi kızıymış gibi davranıyor)
***Present time olan ifadenin bir derece past'ı kullanılması gerektiğine göre as if I were şeklinde ifade edilir...(I'm not her daughter now)


7-Would rather +subject+V2...Tercih ederim anlamına gelen would rather yapısıda I wish ve As if gibi aynı..Başk birinin yapacağı eylemle ilgili olarak tercih ederim ifadesi kullanılmak istendiğinde  would rather ifadesinden sonra özne alarak kulanılır ve past tense yapısındadır..

Örneğin:They would rather I spoke Turkish all the time
              (Onlar benim her zaman Türkçe konuşmamı tercih ederler)
Anlama dikkat ederseniz genel bir ifadeden bahsetmektedir, yani  her zaman için Türkçe konuşmasını tercih ettikleri ifade edilmiştir ve geçmiş zamanla anlam olarak bir ilgisi yoktur.Yapı olarakta present tens'in bir derece pastı olan past tense(I spoke) kullanılmıştır.